Gençlik ve Sorunları Çalıştayı Düzenlendi

05.10.2015

Üniversitemiz, Meram Belediyesi ve Ribat Eğitim Vakfı'nın işbirliğinde "Gençlik ve Sorunları Çalıştayı" düzenlendi.

Konya Valisi Muammer Erol ve çok sayıda davetlinin katıldığı programda konuşan Rektörümüz Prof. Dr. Muzaffer Şeker, bu tür etkinliklerde sadece gençliğin konuşulmasının doğru olmadığını söyledi.

Aile Kurumu Devre Dışı Bırakılmaya Çalışılıyor

Rektör Şeker: “Gençlik sorunları başlığı altında bir hayli konferans dinledim. Gençliğimde dinledim, hala dinliyorum… Belki başlığı farklılaştırmakta fayda var. Çünkü gençlik sorunları sadece gençliğin sorunları değil hepimizin sorunları. Eğer biz bu konuda sadece gençliği hedefe oturtup sadece onların sorunları gibi bir algıyla konuya yaklaşacak olursak sorunu kendi üzerimizden atmış, başkalarına yüklemiş oluruz. Dünya hepimizin içinde yaşadığı bir anaforla bizi sürüklüyor, kendine çekiyor ve dünyevileşmenin çok üst düzeyde yaşandığı bir dönemle beraber her şeyin hız-haz kavramı içerisinde geliştiği, bencilleşen ve kutsal aile kurumun önemsizleştirilerek devre dışı bırakılmaya çalışıldığı dönemle yüz yüzeyiz.” dedi.

Teknolojinin ilerlemesiyle beraber tüm toplumun saldırı altında olduğunu belirten Şeker, bunun sadece gençleri kapsamadığını, herkesin tehlike altında olduğunu ifade etti.

Çocuklar Çizgi Filmlerle Bizden Koparılıyor

Çocukların çizgi filmlerden etkilendiğine dikkat çeken Şeker: “Çocuklarımız maalesef ilk karşılaştığı çizgi film eğitimleriyle bizden koparılıyor ve kendilerinin hafızalarında farklı bir dünya çiziliyor. Çizgi filmlerde oluşan renkler orda temsil edilen kavramlar şuuraltında yer ediyor. Maalesef bunlar bizimle alakalı değil.” dedi ve bu programın insanlarda bilinç oluşmasına vesile olmasını temenni etti.

Meram Belediye Başkanı Fatma Toru da gençliğin sorunları varsa, toplumun milli ve manevi değerleri ne ölçüde kullandığına bakılması gerektiğini ifade etti. Gençlere milli ve manevi sorumluluk yüklenmesi gerektiğini aktaran Toru, bazı televizyon programları, dizi ve filmlerin, milli ve ahlaki bilincin körelmesine neden olabildiğini dile getirdi.

Ribat Eğitim Vakfı Başkanı Muzaffer Büyük ise bilim ve teknolojinin geliştiği son yıllarda gençlerin bu durumdan olumsuz etkilendiğini anlattı.

Konuşmaların ardından, "Gençlik ve Ahlak İlişkisi", "Gençliğe Değerlerin Taşınması ve Medya İlişkisi ile Gençlik Döneminde Dini Şüphe ve Tereddütler" konularında sunumlar yapıldı.

 

Sonuç bildirgesinde şu ifadeler kullanıldı:

"Gençlerin gelişim dönemleri göz önünde bulundurularak seviyelerine uygun eğitim-öğretimler uygulanmalıdır. Aile içindeki etkileşimin yetersizliği gençleri iletişime kapalı bireyler olarak yetiştirmektedir. Aile içi iletişimi sağlayacak araçlar, etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Yapılan araştırmalarda sorunun gençlerden kaynaklanmadığı, ilgisiz ve bilinçsiz ailelerden kaynaklandığı anlaşılmıştır.

Ergenlik gençler için sorunlu bir dönemdir ve ergenlik dönemlerinde gençlere karşı daha çok sabırlı olunmalı bu süreçler çok iyi yönetilerek geçirilmeli, ergenlik süreci yeni bir doğuş, dönemi olarak görülmeli, bu dönemde gençlerin kişiliklerinin oturduğu unutulmamalıdır. 

Ergenlik gelişiminde geçerli olan kurallar birebir dini gelişim aşamalarında da geçerlidir.

Gençlerin nefislerine hakim olabilmeleri için iman donanımına ihtiyaç duydukları tespit edilmiştir. Gençelere mutlaka nefislerini kontrol edebilecekleri akidelerini güçlendirici yöntem ve donanıma sahip olmaları sağlanmalıdır

Değerlerin yerleştirilmesinde ve aktarılmasında en önemli faktörün anne ve babalar olduğu ve anne ve babaların boşluğunun başka unsurlarca doldurulamayacağı muhakkaktır. Bunun için de anne ve babaların çocuklarla birebir ilgilenmesi sorumlulukları gereğidir

Batı insanlara yön verecek kültür ve modern medeniyet çerçevesinde yeni yaşam modellerini, iktisadi, sosyal, psikolojik, hukuk gibi alanlarda yeni insan tipi oluşturmakta ve özellikle de medya aracılığı ile bu kültür, algı operasyonları ile gençliğe empoze edilmektedir.

Toplum-ahlak ilişkisinde yaşanan sorunlar, ibadetle serpilip yaşayan ve yetişen gençlerle aşılabilir. Gençleri şefkat ve sevgi eğitimiyle yetiştirmeli, onlardan ümit kesmeyerek geleceğe hazırlamalıyız. Gençler için oluşturulacak mekânlardan daha önemlisi onlara hitap edecek ve yetiştirecek içerikte programlar hazırlamak ve ehil insanlarca verilmesini sağlamaktır.

Gençlik kimliğini vahiyle bulmalıdır. Vahiyle gençliği buluşturan Hazreti Peygamber, gençlere sorumluluk bilinci verip yeteneklerine göre onları geliştirmiştir. Günümüz gençliğinde de bu yöntem uygulanmalıdır.

Genç; cömert, yiğit, diğergâm olarak Kuran'da tanımlanırken; onlara rol-model olarak da peygamberler gösterilmiştir. Günümüzde Kuran’ı Kerim’de “feta” kavramı ile işaret edilen gençlere ihtiyaç vardır. Somut olarak gençliğin sorunlarının çözümü Kur'an ve Sünnette bulunmaktadır. Bu gerçekler gençlerimize anlatılmalı, Kur'an-ı Kerim’in gençliği gençlerimize öğretilmeli, nesillere bu bilinç aktarılmalıdır.

Gençlik konusu ülkemiz açısında ne yazık ki bir problem olma noktasındadır. Özellikle medya merkezli saldırılara karşı gençlerimizin kaybedilmemesi için sivil toplum kuruluşları, Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlar acil tedbirler almalı, çağı özümseyen, çağa yenilmeyen imanlı neslin yetiştirilmesi için gerekli adımlar gecikmeden atılmalıdır."

Gençlik ve Sorunları Çalıştayının 2. günün de ise Prof. Dr. Önder Kutlu (NEÜ Rektör Yrd), Esra Dağhan, Prof. Dr. Sami Şener, Doç. Dr. Yusuf Genç, Yrd. Doç. Dr Yusuf Sayın, Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Özşahin, Yrd. Doç. Dr. Hasan Hüseyin Taylan, Doç. Dr. Abdullah Taşkesen, Mehmet Kuzu, Yusuf Yavuzyılmaz, Dr. Semin Güler başkanlığında oluşturulan 11 ayrı çalışma masasında ise 11 farklı konu tartışıldı ve bir çalıştay raporu hazırlandı.

Çalıştay Sonuç raporunda Gençlerimizin, sağlık, modernleşme, köy kent çatışması gibi birçok alanda yaşadığı sorunlar ele alındı ve çözüm önerileri ifade edildi.

"Batıya ve değerlerine özenti ve Batı yaşam tarzının yüceltilmesi, onların kelime ve kavramlarının hayatının tam merkezine oturtulması, medyanın olumsuz yöndeki etkileriyle bireyselleşme, özgürlüğün yüceltilmesi ve bireyi “Tanrılaştırma” toplumu derinden etkilemektedir. Onları, fikri, kimliği, değer yargısı olmayan ve kişiliksiz hale getirmektedir."

 

Paylaş