Üniversitemiz Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Sanat Tarihi bölümü tarafından düzenlenen Sanat Tarihi Konferansları’nın 4’üncüsü gerçekleştirildi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömür Bakırer’in konuşmacı olduğu konferansa Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdülkadir Buluş, Genel Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çaycı ile öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
“Selçuklu Mimarisinde Malzeme” başlıklı bir sunum yapan Prof. Dr. Ömür Bakırer, dinleyenlere Türklerin yerleşik hayattan önce ve sonra olmak üzere yapılaşmada kullandığı malzemelere dair bilgiler verdi. Yapılaşmada kullandıkları malzemeleri; Yalnız tuğla, yalnız taş, tuğla-taş sentezi ve ahşap malzemeler gibi dört ana gruba ayrılabileceğini belirten Bakırer bunların büyük ve küçük ölçekli yapılarda değişiklik gösterdiğini ifade etti.
Türklerde Yapılaşma Miryokefolon Zaferi’nden Sonra Yoğunlaştı
Türklerde 1176 yılı Miryokefolon Zaferine kadar yapılaşmanın yoğun olmadığını söyleyen Bakırer: “Türkler bu dönemde daha çok, var olana yeni işlevler kazandırmakla yetinmelerine rağmen bu zaferden itibaren yerleşik hayata da geçilmesiyle birlikte, 1243 yılına kadar özellikle kuvvetli sultanların da gelmesiyle yapılaşma hızlı bir tempoyla artış göstermiştir. Özellikle gücün zenginliğin göstergesi olarak ihtişamlı kervansaraylar ve camilerde bunu gözlemlemek mümkündür.” dedi.
Yapı malzemeleri hakkında detaylı bilgiler veren Bakırer: “Türkler Horasan’da Orta İran’da kullandıkları geleneksel tuğla kullanımını Anadolu’ya da taşımışlardır. Fakat tuğla kullanımı zamanla azalmış ve mescit, türbe ve kervansaraylarda daha çok tuğla-taş birlikte ya da tek başına taş kullanılmıştır. Tuğla daha çok bezemelerde kullanılmıştır.
Konya İplikçi Camii Tuğla ile Yapılmış İlk ve Tek Büyük Ölçekli Anadolu Selçuklu Yapısıdır
Anadolu Selçuklu mimarisinde tuğla kullanımı, malzeme açısından ön uygulamalarla bir süreklilik gösterse de bunların bir kopyası ya da devamı yoktur. Tek başına tuğla daha çok küçük ölçekli yapılarda kullanılmıştır. Ayakta duran yapılar arasında, sürekliliğin en iyi tanıkları Konya'da İplikçi Camii ile yine zaman içerisinde onarımlar geçiren Kayseri/Pınarbaşı ve Erzincan/Kemah'ta iki türbedir. Zamanımıza çeşitli onarımlar geçirmiş olarak gelen ancak beden duvarlarında hâlâ özgün yapının izlerini taşıyan 1202 tarihli İplikçi Camii'nde tuğla salt yapısal amaçla beden duvarları ve üst örtüde kullanılan, Anadolu'da büyük ölçekli ilk ve tek yapıdır.” dedi
Taş kullanımına da değinen Bakırer, Niğde, Kayseri, Erzurum ve Mardin gibi kaliteli taşa kolaylıkla erişilen bölgelerde veya han ve kervansaraylar gibi büyük ölçekli, sağlamlık ve kalıcılığın öncelikli olduğu yapı türlerinde taş kullanıldığını da sözlerine ekleyerek anıtsal yapılarda ise daha çok ahşap kullanıldığını ifade etti.
Öğrencilerin sorularının cevaplanmasının ardından program, Prof. Dr. Ömür Bakırer’e hediye takdimiyle sona erdi.