Türkiye, Suriye’de Hem Sahada Hem Masada

16.12.2024

Üniversitemiz Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Sayın, Suriye’de birçok belirsizliğin hüküm sürmekte olduğunu belirterek, Türkiye’nin Suriye’de hem sahada hem masada olduğunu ve önümüzdeki süreçte bölgede aktör devlet olacağını vurguladı

Üniversitemiz Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Sayın, Yeni Meram Gazetesi’ne Suriye’de yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Doç. Dr. Sayın: “İsrail’in Şam’ın Esad rejiminden kurtarılmasından sonra askeri ve siyasi müdahalelerde bulunması, İsrail’in yayılmacı ve işgalci, hukuk dinlemez tavrını bir kez daha göstermektedir “dedi.
 Dünya kamuoyunun gözünü diktiği Suriye’de Esad Dönemi kapandı. Esad Dönemi’nin kapanmasıyla birlikte Suriye’de yeni döneme ilişkin gerek dünya kamuoyu gerekse Türkiye kamuoyunda tartışmalar devam etmekte Üniversitemiz Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Sayın, Suriye’deki yeni gelişmeler ışığında  İsrail’in  bölgedeki yayılmacı politikasını değerlendirerek, “Suriye’de Esad Dönemi kapanması ile İsrail’in yayılmacı politikası gözle görülür hale geldi. Suriye’nin içine düştüğü zor durum anında bile -tabiri caizse- koparabildiğini almak ve günün sonunda Suriye sahasında kendi çıkarlarını gerçekleştirme niyetini aleni kılmaktadır. Bununla birlikte, “önce İsrail’in güvenliği” mottosunun hayat bulduğu bir saha konumunda olan Suriye’nin geleceğine -önce ve sadece- Suriye halkının karar verme iradesi, bu mottonun Suriye sahası haricinde bırakılmasını beraberinde getirecektir. Zira Filistin, Filistinlilerin; Suriye ise sadece Suriyelilerindir” şeklinde konuştu.

“Türkiye Suriye Halkının Yanında Olmayı sürdürecek”
Bölgedeki gelişmeler ışığında Türkiye’nin bölgedeki konumunu değerlendiren Doç. Dr. Sayın, “Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Suriye halkının yanında olmaya devam etmelidir. Maddi ve manevi olarak Suriye ve halkının en çok ihtiyaç duyduğu bir zamanda elindeki tüm imkanları seferber ederek güvenli ve onurlu bir halk ve devlet inşasının sağlanması ve Türkiye’nin bu bağlamda desteklerde bulunması oldukça önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Sayın Suriye’deki demografik yapının ortaya çıkmasında Türkiye’nin rolüne değinerek, “Burada altını çizmek istediğim husus; SMO ve HTŞ unsurlarıyla sağlanan bu sonucun, SMO ve HTŞ’nin Suriye genelinde sosyal inşasının, yani halk tarafından meşruluğunun sağlanması ve konsolide edilmesi noktasında Türkiye’ye büyük roller düşmektedir. Ayrıca hem Suriye hem de Türkiye açısından YPG/SDG vb. terör örgütlerinin varlığına son vermek, süreçte atılabilecek en önemli adımlardandır” diye konuştu.

Uluslararası Camia Siyonizm’in Etkisinde 
Uluslararası toplumu oluşturan ülkelerin İsrail ve dostlarından oluştuğuna dikkat çeken Sayın, “Uluslararası camia dediğiniz, temelde İsrail ve dostlarından müteşekkil, adeta sesi en çok çıkan ulusların söz sahibi olduğu topluluğa karşılık geliyor. Yıllarca Filistin işgalinde ve İsrail’in soykırımlarında sesini yükseltemeyen uluslararası kamuoyunun Suriye konusunda duyarlı davranmasını beklemek son derece yanlış olacaktır. Son tahlilde, sessiz ve mazlum coğrafyaların, bir parçası olarak görülmediği, uluslararası camia ya da toplum, Siyonist siyasetin hükümranlığında iken, ancak ve sadece İsrail ve müttefiklerin çıkarlarını savunan bir yapıdan farklı düşünülemeyecektir” şeklinde konuştu.

Önümüzdeki Süreçte Aktör Ülke Türkiye
Suriye’de birçok belirsizliğin hüküm sürmekle birlikte Türkiye’nin bölgede aktör ülke olacağını öngördüğünü dile getirerek Sayın konuşmasının devamında şu açıklamalara yer verdi; “Türkiye Suriye’de hem sahada hem de masa aktör ülke konumunu sürdürecektir. Batı ve küresel güçler, Suriye ile bundan sonraki kuracağı ilişkilerde Türkiye’yi temel muhatap almak mecburiyetinde kalacaktır.  Türkiye, her açıdan Suriye’nin kalıcı imarı ve inşasında önemli roller üstlenecektir. Uzun olmayan bir dönem sonrasında Türkiye, terör sorununu Suriye sahasında hal yoluna koymuş olacaktır.  Türkiye içinde ciddi sorunlara neden olduğu görülen göç ve göçmen sorununu çözüme kavuşturacak, bunun sosyal ve ekonomik olumlu sonuçlarını alacaktır.  Daha pek çok husus zikredilebilir. Ama her şeyden önce artık Türkiye, kurulan bir oyunun parçası değil, oyun kurucu role sahip olacaktır.” şeklinde paylaşmak uygun olacaktır” dedi.

Yeni Meram Gazetesi’ne ve Ümmügülsüm Dündar’a teşekkür ederiz.

 
Paylaş