Üniversitemiz Uluslararası Rumi Medeniyetler Uygulama ve Araştırma Merkezi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi ile Konya Büyükşehir Belediyesi Gençlik Merkezinin paydaşlığında “Muhabbet Vakti: 751. Vuslat Yıldönümü Hz. Mevlana” paneli düzenlendi.
Üniversitemiz Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programda açılış konuşmasını yapan Üniversitemiz Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Arslan, konuşmacı ve katılımcılara teşekkür ederek, Mevlana Celaleddin Rumi’nin düşüncelerini ve uluslararası değeri olan ritüellerini, pratiklerini düzenledikleri çeşitli programlarla göstermeye, aktarmaya çalıştıklarını söyledi.
Konuşmanın ardından moderatörlüğünü Üniversitemiz Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kuşpınar’ın yaptığı panele geçildi.
“Mevlana, İnsanın Gönlüne Hitap Eden Eserler Bırakmış Bir Allah Dostudur”
Mevlana’yı alim, arif, şair ve filozof olarak tanımlayan Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, “Kendisi samimi bir Müslüman. Kur’an-ı Kerim’in inceliklerini, Peygamber Efendimizin ahlakını hem yaşamış hem de insanın gönlüne hitap edecek şekilde eserleri vücuda getirmiş bir Allah dostudur” şeklinde konuştu.
“Vefatından 750 Yıl Sonra Bile Bugün Müslümanlara Sempatiyle Bakılmasını Sağlıyor”
Türkiye’de Mevlana Müzesi’nin Topkapı Sarayı’ndan sonra en çok ziyaret edilen mekan olduğunun altını çizen Üniversitemiz Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilaver Gürer, “Yılda 3 milyonun üzerinde insan ziyaret ediyor ve 3 milyon kişinin yüz binlercesi dışarıdan, çoğu da Müslüman değil. Vefatının 750 yıl sonrasında bile bugün, dünyada binlerce insanın Müslüman olmasını sağlıyor. İslamofobi’nin olduğu bu çağda, milyonlarca insanın da Müslümanlara sempatiyle, muhabbetle bakmalarını sağlıyor, en azından dünyanın diğer kesimi gibi Müslümanlara nefretle bakmamalarını sağlıyor” dedi.
“En Büyük Gayesi Fenafillahtı”
Üniversitemiz Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Hüseyin Bircan ise, “Mevlana, insanın ruh ve bedenden müteşekkil bir varlık olduğunu ifade etmektedir. Ona göre ruh ve beden birbirine zıttır. İkisinin zıtlığının ortaya çıkardığı gerilim ahlaki yetkinliğin kazanılmasında bir mücadele alanı doğurmaktadır. Mevlana’nın özellikle Mesnevi’si bu çatışmadan insanın nasıl kurtularak var olacağı üzerine kuruludur. Mevlana’nın en büyük gayesi, Allah’ın varlığı içinde yok olma anlamına gelen ‘fenafillah’tır. Fenafillaha ulaşabilmek için de nefsi öldürmek gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
“Mevlana İçin, İnsanlara Hizmet Etmek Allah’a Hizmet Etmek Anlamına Geliyordu”
Mevlana’nın kendi döneminde geleceği yeşerten bir manevi rehber gibi görüldüğünü kaydeden Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Temizel de şunları söyledi: “Yönetim konusunda genel olarak dünyada, özellikle de İslam ülkelerinde birçok problem yaşanmaktadır. Günümüzde İslam coğrafyası; insanların evlerinden, yurtlarından, eşlerinden, işlerinden, çocuklarından, ekmeğinden, insan hak ve hürriyetlerinden mahrum bırakıldığı coğrafyaların başında gelmektedir. Mevlana’nın bu konuda hem yönetenler hem de yönetilenlerle ilgili verdiği çok güzel dersler ve hatırlattığı sorumluluklar vardır. Çünkü Mevlana temelde, insanlara hizmet etmenin Allah’ın yarattıklarına hizmet etmek olduğunu ve bunun da Allah’a hizmet etmek anlamına geldiğini bilmektedir.”
Konuşmaların ardından program, katılımcıların sorularının cevaplanması ile son buldu.