Almanya’nın Mosbach şehri Evangelist Kilisesinden gelen heyet, Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi toplantı salonunda fakülte öğretim üyeleri ve lisansüstü eğitim gören öğrencilerle buluştu.
Toplantıda; Rektörümüz Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, İlahiyat Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, Dekan yardımcıları Prof. Dr. Hayri Erten ve Doç. Dr. Fikret Karapınar, Öğretim Üyeleri, doktora ve yüksek lisans öğrencileri ile Mosbach Evangelist Kilisesinin Başpapazı Martin Sommer ve kilise mensupları ile Katolik Hiristiyanlardan bir grup hazır bulundu.
Başpapaz Martin Sommer, Mosbach Ditib Cami-i İmam Hatibi ve Vaizleriyle kurdukları iletişimden bahsederek söze başladı. Beş yıldır gelişen ilişkiler ile bazı seyahatler gerçekleştirdiklerini belirtti. Almanya’da Hıristiyanların çoğunlukta Müslümanların ise azınlıkta olduğunu; ancak diyalog çalışmalarının olumlu yönde ilerlediğini sözlerine ekledi. Sürdürülen işbirliğinin bir sonucu olarak Konya’ya geldiklerini ve bu ziyaretleri nedeniyle de çok memnun olduklarını ifade etti.
İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Altıntaş ise şunları belirtti: “Bütün dinlerin ortak söylemi barıştır, Ganj nehri yanındaki Hindular, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar ortak ve aynı manaya gelen bazı kelimeleri kullanmaktadırlar. Bu ortak söylemlerden biri barıştır. Ancak bugün dünyada selam veya barış yerine başka bir durum yaşanmaktadır. Bütün dinlerin, savaşlar sebebiyle yaşanan trajedi, insan hakları ihlali, inançsızlık ve din düşmanlığı karşısında ortak hareket etmeleri gerekmektedir. İlahi dinlerin özünde çatışma değil birlikte varlığını sürdürme vardır. Bugün yaşanan çatışmaların ardında siyasi, askeri, ekonomik gerekçeler yer almaktadır. İslam dini insana önem verir. İnsan sadece insan olması sebebiyle değerlidir. Bir gün Hz. Peygamber’in bulunduğu bir yerden cenaze geçer. Hz. Peygamber ayağa kalkar. Çevresinde bulunan sahabe geçen cenazenin bir Museviye ait olduğunu belirtirler. Hz. Peygamber ise, ‘O bir insan değil midir? O bir insan değil midir?’ diyerek İslam’ın insana verdiği değeri ifade etmiştir. İslam’ın insana bakışı bugün kasıtlı bir şekilde yanlış tanıtılmaktadır. Kuran-ı Kerim’de ‘Bir insanı haksız yere öldüren bütün insanları öldürmüş gibidir, bir insanın hayatını kurtaran bütün insanlığı kurtarmış gibidir’ diye geçmektedir.”
Rektörümüz Prof. Dr. Muzaffer Şeker ise: “2014 yılının Türk-Alman Bilim Yılı olması hasebiyle birçok faaliyet gerçekleştirilmektedir. Bu çerçevede sizleri burada ağırlamaktan mutluluk duymaktayız. Üniversitemiz ile Alman Üniversiteleri arasında süren işbirliği vardır. Elli yıllık Türk diasporası için yaptığınız sosyo-ekonomik çalışmalar için teşekkür ederiz. İkinci neslin ardından yetişmiş olan üçüncü nesil ile bazı sorunlar da aşılacaktır. İlahiyat Fakültemiz elli iki yıllık bir fakültedir. Halen mezunlarımızdan olup Almanya’da görev yapanlar bulunmaktadır. Bizce insanlığın başına açtığı sorunların temelinde cehalet yatmaktadır. Bugün bu sorunların üstesinden gelmek için hep birlikte hareket etmek zorundayız. İnsanlığın saygı duyulması ve korunması gereken beş temel özelliği vardır; canı, aklı, inanç özgürlüğü, şerefi ve mülkiyet hakkı. Ancak bu temel unsurların korunması modern zamanlarda çok mümkün olmamaktadır. Küreselleşmeyle başlayan göçler; şehirde yalnızlaşmayı beraberinde getirerek, aile kurumunun çöküşüyle beraber bireyselleşme ve bencilleşme sonucu toplumda kaos, dejenerasyon, depresyon ve anarşi meydana getirmiştir. Neticede toplumda huzursuzluklara sebebiyet vermiştir. Bireyin iç huzuru bulamadığı toplumlarda huzur ve refahtan bahsedemeyiz. Bireysel barış gerçekleşmeden toplumsal barışı tesis etmek mümkün değildir. Ziyaretinizin bu yönde katkıda bulunması ümidiyle hoş geldiniz diyorum.” şeklinde konuştu.
Başpapaz Martin Sommer Evangelizm hakkında sorulan sorulara: “1417’de görüşlerinden dolayı yakılan birisinin ardından 1517 yılında aktif hale gelen bir reformasyon hareketi olduğunu belirtti. Martin Luther’in öncülüğünü yaptığı bu hareketin dört temel İncil’in bütününü esas aldığını ekledi. Bu hareket yüz elli yılın sonunda toplumsal bir barış gerçekleştirebilmiştir. Almanya’da son elli yılda ortaya çıkan bir kilise barışından bahsedilebilir.” şeklinde cevap verdi.
Söz alan fakülte öğretim üyelerinden Prof. Dr. Adil Yavuz: “Batı söze başladığında barış ve diyalog kelimelerini kullanmaktadır. Ancak bunun pratik karşılığı bugün görülmemektedir. Örneğin Ortadoğu’da yaşanan çatışmalardan kaçıp Türkiye’ye sığınan iki milyon mülteciye yardım konusunda batı dünyası gerekli hassasiyeti göstermemektedir.” diyerek görüşlerini paylaştı.
Prof. Dr. Bilal Kuşpınar ise, "Her ne kadar kilise dini bir yapı olsa da kiliselerin sosyal bir yönü bulunmaktadır. Mensuplarını doğru bilgilendirme, eğitme ve aydınlatma konusunda önemli oldukları gibi, küresel sorunların çözümünde ve özellikle tüm insanlık için gerekli olan barışın ve adaletin tesisinde ve insan haklarının hem bireysel hem de kolektif anlamda muhafazasında, başka sivil toplum örgütleri gibi, daha etkin bir rol oynayabilirler. Duyarlılıklarını ve görüşlerini, siyasi liderlere ve yöneticilere aktararak onları hakkın ve haklının yanında olmaya teşvik edebilirler. Ayrıca, Diyanet İşleri Başkanlığımızın yurt dışına gönderiği Din Görevlilerini hem bilgi ve hem dil açısından donanımlı olması onların gittiği ülkelerde sadece Müslüman Türk vatandaşlarına değil aynı zamanda o ülkelerin yerli insanlarına da faydalı olmaktadır. Zaten bu ziyarette bunun açık bir göstergesisir. Bu nedenle, kendi dili yanı sıra Almancayı da iyi bilen ve konuşan bir Din Görevlisi diğer din mensupları ve liderleriyle, sağlıklı ve verimli iletişime gireceğinden her yönüyle daha faydalı olacaktır." diyerek sözlerini tamamladı.
Heyet içerisinde bulunan misafirler bu tür ziyaretlerin ve diyalog faaliyetlerinin sürdürülmesi ile İslam hakkında daha çok bilgi sahibi olabileceklerini ifade ettiler. İlişkilerin artarak sürdürülmesi temennileriyle toplantı sona erdi.