Üniversitemiz tarafından, İlahiyat Fakültesi 50. kuruluş yıldönümü münasebetiyle düzenlenen ve TİMAV ile Konya Büyükşehir Belediyesinin ortak paydaş olarak katkı verdiği, “Uluslararası Dini Araştırmalar ve Küresel Barış Sempozyumu”, 17-18 Mayıs 2013 tarihleri arasında Konya Dedeman otelde gerçekleştirilmiştir.
Sempozyumun açılışı Sn. Başbakan Yardımcımız Bekir Bozdağ Bey tarafından yapılmıştır. Açılışa YÖK, Diyanet İşleri başkanlığı ve Milli Eğitim bakanlığından da üst düzey temsilciler katılmıştır. 60 civarında yerli araştırmacı ve ilim adamlarının yanısıra, Almanya, Avusturya, Bosna, Kanada, Hollanda, Hindistan, İsrail, Malezya, Filistin, Polonya, İspanya, İngiltere ve Amerika gibi dünyanın farklı ülkelerinden gelen, sahasında uzman 20'yi aşkın yabancı akademisyen ve din adamları önemli konularda bildiriler sunmuşlardır.
Sempozyumda; “Dini prensiplerin ve ahlâkî değerlerin, günümüz insanının hem bireysel hem de toplumsal hayatını yönlendirmede ne kadar önemli olduğu bilinen bir gerçektir. O halde tekrar üzerinde düşünülmesi gereken, bu prensiplerin ve değerlerin ana kaynakları olan kutsal metinlerin anlaşılması, yorumlanması ve insan hayatıyla bağlantısının kurulmasında sağlıklı yöntem nedir? Eğitim kurumlarında uygulanan esaslar bununla ne kadar uyumludur?” gibi sorulara cevap aranmıştır.
Sonuç Bildirisi, Bera Otel’de 3 Haziran 2013 tarihinde düzenlenen, Rektörümüz Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Tahir Yüksek, İlahiyat Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Ahmet Saim Arıtan ve TİMAV Başkanı Ecevit Öksüz’ün katıldığı basın toplantısıyla, kamuoyu ve basın mensuplarıyla paylaşıldı.
SONUÇ BİLDİRİSİ
Sempozyum süresince yapılan tartışmalarda özetle aşağıdaki konulara dikkat çekilmiştir:
-
Küresel barışın gerçekleştirilebilmesi için dini araştırmalar ve araştırmacıların küresel barışa katkıları büyük önem arz etmektedir.
-
“Medeniyetler ittifakının, medeniyetler çatışması tezine karşı oluşturulmuş bir proje” olduğu tezinden hareketle, küresel barışa giden yolda, başkalarını anlama ve dinlemeyi gerektiren iletişim ve yardımlaşmaya önem verilmelidir. Birlikte yaşamada, ‘öteki’nin varlığı ve temel özgürlüklere sahip olduğu bir realite olarak kabul edilmelidir.
-
Küresel barışın gerçekleştirilebilmesi için dine dayalı bir hayat, bireylerin kendileriyle ve çevreleriyle barışık olarak bütün insanların sorunlarına çözüm üretecek şekilde donanımlı, birlikte yaşama düşüncesine sahip, sistemli bir yapıya ayak uydurmuş ve şehirlilik ruhuna sahip olması önerilmektedir.
-
Dünya barışını tehdit eden hoşgörüsüzlük, çıkar hırsı ve sömürgeciliğe karşı; dini ahlak ve değerlerin içselleştirilmiş olarak birey ve toplumlara yerleştirilmesi çare olarak görülmektedir.
-
Dinlerin her yönden bireysel ve toplumsal huzura katkılarının altı çizilmeli; hiçbir zaman şiddet ve terörle yan yana anılmamaları gerektiği vurgulanmalıdır.
-
Farklı mezhep mensupları arasında iletişim ve etkileşim geliştirilmelidir.
-
Kültürel farklılıklar sosyal hayatın bir zenginliği olarak görülmelidir.
-
Farklı dilleri konuşan farklı din ve kültür mensupları arasında sağlıklı iletişim kurulabilmesi için dil öğretimi çalışmalarına ve çeşitli sanatların öğretimiyle sosyalleşmelerine önem verilmelidir.
-
Dini araştırma yapanların ve ilim adamlarının kendi dinlerinin diliyle birlikte, diğer dinlerin dillerini de, o dinlerin metinlerini anlayıp yorumlayacak şekilde bilmeleri elzemdir. İlim adamlarının, başka dinlerin geliştiği ortam, kültür ve tarihi süreci de bilmeleri gerekmektedir.
-
Din araştırmacıları; özgüvenli, ahlaklı, analitik, bilimsel, yenilikçi, eleştirel ve yaratıcı düşünce becerisine sahip olmalıdır. Aynı şekilde yüksek öğretim öğrencilerinin de özgüveni yüksek, farklı düşüncelere hoşgörülü, analitik, bilimsel, yenilikçi, eleştirel, yaratıcı düşünce becerilerine sahip ve çevreye duyarlı olmalarına çalışılmalıdır.
-
Dünyada bilişim ve iletişim teknolojilerinde sağlanan gelişime paralel olarak, dini araştırmalar sahasındaki akademisyenlerin de, mevcut araştırma tekniklerinin yanı sıra, bilişim ve iletişim teknolojilerinden azami ölçüde faydalanmaları önem arz etmektedir.
-
Dini araştırmaların evrensel boyuta taşınabilmesi için, dini araştırmalar konusunda uluslararası işbirliklerinin geliştirilmesi gerekmektedir.
-
Uluslararası araştırmalar yapmak üzere bir “Uluslararası Dini Araştırmalar Enstitüsü”nün kurulması tavsiye edilmektedir. Bu bağlamda, tarihi, kültürel ve dini açıdan medeniyetler beşiği olan Konya’da böyle bir enstitünün kurulması uygun olacaktır.
-
Din eğitimi ve araştırmalarında özgürlük, objektiflik ve fırsat eşitliğinin sağlanması; suç oranlarının azaltılmasında dinin rehabilite ve motive edici özelliğinin iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.
-
Dini araştırmaların daha sağlıklı, gerçekçi ve verimli yapılabilmesi için, yüksek din eğitimi veren kurumların müfredatının gözden geçirilmesi tavsiye edilmektedir.
-
Din eğitimi sisteminin eleyici ve seçici, pedagojik çeşitliliğe sahip, dinamik ve özerk olması önerilmektedir. Klasik din eğitimi yanında, hapishane, hastane, yetiştirme yurtları ve huzurevleri gibi özel ihtisas gerektiren alanların ihtiyaçlarına uygun din eğitimi ve danışmanlığı yapabilecek uzmanların yetiştirilmesi, bir ihtiyaç olarak görülmektedir.
-
Belli yaşlara kadar din eğitimi almamış yetişkinler için nasıl bir din eğitimi verileceği ve içeriğinin tespit edilmesi konularında araştırmalar yapılmalıdır.